17 Kasım 2013 Pazar

Dishonored Game of The Year Edition-HI2U --TORRENT

En iyi suikastçı olarak HİTMAN'i bilirdik ama bu kimselere benzemiyor,yılın oyunu tüm ek paketleriyle birlikte


13.07 GB

Torrent olarak BURADAN indiriniz

kurulum
--------
Unrar, mount/burn, install. Copy over the crack from the \Crack dir on the
image to your \Binaries\Win32 dir. Enjoy.


ülkesinin veba salgını çöken şehirlerini "yaktırmak" istemeyen bir kraliçenin koruması. düşmansa kraliçenin parlamentosundaki isimler... daud'un liderlik ettiği suikastçiler, kraliçeyi öldürür ve prensesi, parlamento üyelerine teslim eder. suç, canlandırdığımız corvo'nun üstüne kalır.
corvo'ya, idamından bir gece önce bir amiral ve bir diplomat yardım eli uzatır. corvo, intikamını alır. emily, yani prenses ise iktidar olamaz. çünkü amiral ve diplomat, emily'yi hapsedip; iktidar hırslarının peşinden giderken, corvo'yu zehirlerler. ancak corvo'yu tüm görevlerine götüren kayıkçı (ki kayıkçıyı fazlasıyla charon'a benzetmişler) zehri gereken orandan daha az vermiştir. corvo, emily'yi tahta çıkarır, ilk oyun biter.
buraya kadar her şey standart ya da kafa karıştırıcı gelebilir. ancak buradan sonrası, yani kraliçenin katilini oynadığımız ek paketler ise benim içselleştirdiğim oyunlar oldu.
ilk ek paket, yani ikinci oyun şöyle başlıyordu...
[duyduklarımı direkt yazdım ve tercüme ettim.] 
" i've killed nobles before. why should an empress be different? for six months, the city had changed. for six months, i've tried to forget what i did to the empress, and her little girl. whatever doom was coming, i deserved it. but not yet..."

"daha önce de soyluları öldürdüm. neden bir imparatoriçe farklı olsundu? altı ay boyunca, şehir değişti. altı ay boyunca, imparatoriçeye ve küçük kızına yaptığımı unutmaya çalıştım. hangi lanet bana biçildiyse, hak etmiştim. ama henüz değil..."

daud'un amacı intikam almak değil, kötü karmasını düzeltmektir kısaca. bu amaçla yaptığı bir dizi suikastin sonunda, daud'un ve ekibinin saklandığı bölgeye bir dizi saldırı düzenlenir ancak saldırılar hep, ekibin en zayıf elemanları bölgedeyken gerçekleşir. daud, bir köstebekten şüphelenmektedir. son saldırının olduğu gün, daud; bölgesinde kalacağını ekibi dahil kimseye söylemez ve saldırıyı kendi başına savuşturur. yaşayan ve kanlı bir sorgudan geçen saldırganlar, ihanet eden kişinin ismini söylemezler. bir anda, daud ve corvo ile aynı dövmeyi taşıyan, onların doğaüstü güçlerini kullanabilen birini görürüz sahnede. kahkaha atan bir kadın... daud'un en iyi öğrencisini, küçüklükten beri yetiştirdiği kadını gösteriyordur. ihanet eden odur. son düello yapılır... 

üçüncü oyun, daha doğrusu beni bu kadar derinden etkileyen ve yazmaya teşvik eden oyunda ise düşman; az önce bahsettiğim kahkaha atan kadın ve çetesidir. üyeleri kadınlardan oluşan çeteyi çökertmek şart olmuştur. kadın, bir cadıdır ve oyunun finalinde cadının amacını öğreniriz.
üç oyunu size anlatmamın sebebi tam olarak bu işte. kadının amacı ve kendimle daha fazla özdeşleştirdiğim daud... çünkü cadı, prenses emily'nin aklına girip imparatorluğu yönetmek adına kara büyü kullanmaktaydı. daud, hatta daud değil; ben, cadının planını öğrendiğimde; onu durdurmak için elimden geleni yaptım. onunla dünyada değil, sol elimdeki dövmeyi elde ettiğim yerde, bana güçlerimi kazandıran the outsider'la tanıştığım yerde, bir paralel evrende çarpıştım. kılıcımı önce karnına, sonra boğazına sapladım. onu öldürdüğümde, the outsider bana sesleniyordu...
"herkes seni, kraliçenin katili olarak hatırlayacak. kimse, prenses emily'yi kara büyüden kurtaran adam olduğunu; kendinden birini, bir seçilmiş kişiyi alt edebilecek kadar büyük olduğunu bilmeyecek."



şunu söylemeliyim tam bir chaotic good oynadım. yani gerçekten kafayı intikamla kırmış bir insan olarak oynadım. rpg hakkını verdim yani. "evil"liğe giden yolda hızlı adımlar attım, sivillere karşı çok korumacı olmadım açıkçası. genelde bayıltmayı tercih ettim. 

beni etkileyen bir takım olaylar var oyunda; anlatmam gereken. 

son bölümde samuel'in kafasına sıktım. ihanetini affetmedim. haklı sebeplerini s.... samuel, hayata bakışını ve barışçı duruşunu s..... iş miydi yaptığın? içim acıdı resmen sana ateş ederken. 

daud'u köşede sıkıştırdıktan sonra cümle kurmasına izin vermedim. ilk 3 kelimesinden sonra ağzına silahı dayayıp ateşledim. 

tallboy'lar ilginç düşmanlar olmuş. belki de bir tek onların tasarımını beğenmedim oyunda. ne o öyle oklu falan? lanet herifler. 

oyunda en muhteşem şey vurulabilme noktaları olmuş. yani ışık duvarlarından ok geçmiyor, ama o zımbırtıların arkasından (duvarla elektriğin başladığı yer arası) ateş ederseniz hedefi vurabiliyorsunuz. veya maskeli adamların yüzünden vuramıyorsunuz ama maskenin birleştiği noktadan sıfır noktasından geçirebiliyorsunuz oku. gözlerinden vuramadım açıkçası, ama denedim .

the outlander olayı çok hoş, ama bence hikaye tam olarak anlatılmamış. sen tam olarak ne ayaksın hafız? noktasında kalıyor olay.

ah, büyükanne rags... sen ne muhteşem kadınsın. kendisine ettiğim hizmetler o kaotik ortamda yaptığı makyaj hatırınaydı belki de. ya da hayatta kalmışlığına mı yoksa outlander tarafından övülmesine miydi? bilemedim. afiyet olsun ayrıca. 

maskeli balo, muhteşem kurgulu enfes bir ortamdı. uzun zaman unutamayacağım. lakin aşka olan derin saygım yüzünden siyahlı hatunu aşığına teslim ettim. diğerlerini öldürdüm ve sonra baloda katliam yaptım. 
ayrıca emily'nin corvo attano'nun kızı olduğuna inanıyorum. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder